VMRO-DPMNE, DUI’nin tek dünyasının yolsuzluk dünyası olduğunu belirtti. Parti, Bujar Osmani’nin DUI’deki liderlik pozisyonunu devralıp almadığı ve Ali Ahmeti’nin görevden ayrılıp ayrılmadığı sorularını gündeme getirdi.
VMRO-DPMNE, Osmani’nin, kurumları zedeleyerek 20 yıllık karanlık dosyalarının ortaya çıkmasını engellemeye çalıştığını iddia etti. Parti, DUI’nin iletişim yöntemlerinin Sırp klanlarına benzediğini ve tehditler savurduğunu, ancak adaletin seyrini değiştirecek güçlerinin olmadığını öne sürdü.
VMRO-DPMNE, Osmani’nin, Bulgaristan’dan gelen şantaj karşısında neden sessiz kaldığı, ülkenin uluslararası arenadaki konumunun neden kötüleştiği ve DUI’nin 20 yıldır gücü neden sadece kişisel ve parti çıkarları için kullandığı sorularına yanıt vermek yerine, yeni ayrılıklar ve gerginlikler yaratmaya çalıştığını savundu.
VMRO-DPMNE, hükümetin Makedonya’nın dış politikasını yürütmek için kimseden izin almasına gerek olmadığını, bunun anayasal bir zorunluluk ve halktan alınan bir hak olduğunu vurguladı. Parti, Makedonya’nın demokratik bir devlet olduğunu ve DUI’nin geçmişte olduğu gibi özel mülkü olmadığını belirtti. VMRO-DPMNE, devletin etnik bir payeye indirgenmesine ve “Sırp dünyaları,” “Büyük Arnavutluk” gibi yalanlarla DUI’nin gücünü korumasına son verilmesi gerektiğini ifade etti.
VMRO-DPMNE, eğer Osmani gerçekten bir “Arnavut sorusu” hakkında konuşmak istiyorsa, kendisine Fransız önerisini konsensüs olmadan imzalama hakkını kimin verdiğini, DUI içindeki suçlara karşı neden sessiz kaldığını ve Arnavutları DUI’yi destekleyip desteklememelerine göre “gerçek” ve “hain” olarak ayırma hakkını kimin verdiğini yanıtlaması gerektiğini söyledi.
VMRO-DPMNE, Arnavut, Makedon, Türk, Sırp, Ulah, Boşnak veya Roman hisseden herkesin aynı hak ve sorumluluklara sahip olduğunu, ancak kimsenin dış politikayı özelleştirme, ülkeyi bölme ve vatandaşlara yalan söyleme hakkı olmadığını belirtti. Parti, kendilerini sonsuza kadar baki sananların gerçeklerle yüzleşmesi gerektiğini ve DUI’nin zamanının nihayet sona erdiğini vurguladı.