Brüksel’de Avrupa Birliği ile Batı Balkan ülkeleri arasında gerçekleştirilen düzenli ekonomik ve mali diyalogda, Kuzey Makedonya ekonomisinin makroekonomik durumu ve reform süreçleri ele alındı. Kuzey Makedonya Merkez Bankası Başkanı Anita Angelovska-Bezhoska, ülkenin makroekonomik istikrarının korunduğunu ve güçlendirildiğini vurguladı.
Angelovska-Bezhoska, makroekonomik istikrarın sürdürülebilir ekonomik büyüme ve gelirlerin Avrupa Birliği ortalamasına yakınsaması için temel oluşturduğunu belirtti. Ancak yakınsama sürecinin yavaş ilerlediğini ve Kuzey Makedonya ekonomisindeki gelirin AB ortalamasının yaklaşık %43’ü olduğunu ifade etti.
Bölgenin en açık ekonomisi ve enerjiye en bağımlı ekonomisi olarak, küresel piyasalardaki enflasyon şokunun güçlü bir şekilde hissedildiğini ve enflasyonun %20’ye kadar yükseldiğini dile getirdi. Merkez Bankası Başkanı, uygulanan uygun para politikası ve dünya emtia fiyatlarındaki istikrar sayesinde enflasyonun %2,6’lık tarihi ortalamaya yakın bir seviyeye gerilediğini ve bunun uluslararası finans kuruluşlarının anketlerinde de doğrulanan Merkez Bankası’na olan yüksek kamuoyu güveni ile desteklendiğini kaydetti.
Angelovska-Bezhoska, döviz kurunun istikrarının korunmasının önemli bir istikrar unsuru olduğunu ve bunun için yeterli döviz rezervi seviyesinin gerektiğini vurguladı. Rezervlerin, döviz piyasasındaki güçlü baskılara ve müdahalelere rağmen, pandemi öncesi döneme göre yaklaşık %40 daha yüksek olduğunu ve bunun gelecekteki potansiyel şoklara karşı güçlü bir koruma sağladığını belirtti.
Finansal istikrarın sermaye yeterlilik oranındaki önemli artışla güçlendirildiğini, bu oranın bölgedeki ve AB’deki en yüksek oranlardan biri olduğunu ve kriz yönetimi için eksiksiz bir düzenleyici çerçevenin oluşturulduğunu ifade etti. SEPA’ya katılımın bankacılık sistemi ve tüm Kuzey Makedonya ekonomisi için tarihi bir adım olduğunu söyledi.
Angelovska-Bezhoska, makroekonomik istikrarın özellikle yüksek belirsizlik ve artan jeopolitik gerilimlerin olduğu mevcut ortamda temel yapısal reformların yerine geçemeyeceği konusunda uyardı. Küreselleşmenin bölge için gelir yakınsamasının bir itici gücü olduğunu ve küreselleşmenin azalmasının senaryoya bağlı olarak büyümeyi %5’e kadar azaltabileceğini belirtti.
Doğrudan yabancı yatırımların arttığı ve rekor seviyeye ulaştığı gözlemlense de yapısal zayıflıklara dikkat çekerek, son 15 yılda Batı Balkanlar’daki üretkenlik artışının %2’nin altında olduğunu ve esas olarak yeniliklerden değil, kaynakların yeniden dağıtımından kaynaklandığını, bu durumun daha fazla yenilik, teknolojik ilerleme ve kurumların ve iş ortamının güçlendirilmesi ihtiyacını vurguladığını söyledi. Avrupa ve uluslararası finans kuruluşlarının desteğinin gelecekte de en önemli olacağını ekledi.