3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde, gazetecilerin çalışma koşulları, karşılaştıkları zorluklar ve temel hakları için verdikleri mücadele bir kez daha gündeme geliyor. Gazeteciler yalnızca gerçeği aramakla kalmayıp, aynı zamanda onurlu koşullar, güvenlik ve temel haklar için de mücadele ediyor.
Gazeteciler ve Medya Çalışanları Sendikası (SSNM) tarafından yayınlanan son veriler, gazetecilerin karşı karşıya kaldığı risklerin boyutunu ortaya koyuyor. Ülkedeki birçok gazeteci ve medya çalışanı, düşük ücretler, güvencesiz işler, yoğun baskı altında çalışma ve yüksek düzeyde otosansür gibi zorlu koşullarda görev yapıyor.
SSNM, yapay zekanın da gazetecilik üzerindeki etkisine dikkat çekerek, bu konunun yeterince ciddiye alınmadığını vurguluyor. Medyanın zaten bir dizi ciddi sorunla boğuştuğu bir ortamda, yapay zeka gazetecilik alanında önemli değişikliklere yol açarken, bu konuya gereken özenin gösterilmemesi endişe yaratıyor.
Ülkede yaklaşık 2100 kişinin medyada çalıştığı ve bu kişilerin 3146 farklı işte görev yaptığı belirtiliyor. Verilere göre, gazetecilerin yaklaşık yarısı ve medya çalışanlarının ise yüzde 70’i ortalama aylık maaşın altında gelir elde ediyor.
Online medyada çalışan yaklaşık 700 kişiden yalnızca yüzde 39,1’inin daimi istihdam sahibi olduğu görülüyor. Bu oran, yerel medyada da benzer bir tablo çiziyor. Yerel medyada çalışanların neredeyse üçte ikisi serbest gazeteci ve medya çalışanı statüsünde bulunuyor.
SSNM’nin açıklamasına göre, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti vatandaşlarının dörtte biri, ülkenin yarısından fazlasına yayılan “medya çöllerinde” yaşıyor. Bu bölgelerde, bilgiye erişimin kısıtlı olması ve yerel medyanın yetersizliği nedeniyle, vatandaşlar doğru ve güvenilir haber kaynaklarına ulaşmakta zorlanıyor.
SSNM, profesyonel gazeteciliğin demokrasinin gelişimi için vazgeçilmez olduğunu vurgulayarak, sosyo-ekonomik olarak güvence altında olan gazetecilerin ancak tarafsız bir şekilde haber yapabileceğini ve kamuoyunu doğru bilgilendirebileceğini belirtiyor. Sendika, gazetecilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve güvencelerinin sağlanmasının, basın özgürlüğünün korunması ve demokrasinin güçlendirilmesi açısından hayati öneme sahip olduğunu ifade ediyor.