Demokratik Bütünleşme Birliği (DUI), Hristijan Mickoski hükümetinin sorumsuz davranışlarının ülkenin Avrupa Birliği üyeliği beklentilerini uzun vadede tehlikeye attığını bildirdi.
DUI’ye göre, VMRO-DPMNE’nin muhalefetteyken bile sürdürdüğü popülist dalga ile hareket eden Mickoski hükümeti, Avrupa Birliği üyeliği stratejik hedefine ulaşma olasılığını riske atıyor.
DUI, Başbakan Mickoski ve çevresinin, yeni hükümetin önceliği olarak belirlemelerine rağmen, Avrupa dosyasını tamamen terk ettiklerini ve bunu artık saklamadıklarını belirtiyor.
Açıklamada, sadece anayasa değişikliklerinin reddedilmesiyle kalınmadığı, aynı zamanda Başbakan’ın Prespa Anlaşması’ndaki “Erga omnes” ilkesini atlatarak Yunanistan’ı zekice alt ettiklerini ve ülke adının “Kuzey” kısmının giderek daha az kullanıldığını övündüğü ifade edildi.
DUI, hükümetin Avrupa perspektifi konusunda bir fikir birliği oluşturmak için bir inisiyatif başlatacağını duyurmasını olumlu karşılarken, kamuoyunda “cadı avı” yürütüldüğünü ve dışarıda komşularla, Brüksel ve diğer Avrupa siyasi merkezlerinde düşman yaratıldığını savunuyor.
DUI, hükümetin Avrupa perspektifi konusunda bir fikir birliğine sahip olmadığını, aksine Avrupa Birliği’ne koşul olarak bazı soyut garantiler sunduğunu ve bunun siyasi bir sapma olduğunu vurguluyor. Bu garantilerin ne olduğu, kimden istendiği, kimin teslim edeceği, kimin inceleyeceği ve kimden destek alındığı gibi konularda netlik olmadığını belirtiyor.
DUI, hükümetin bilinçli olarak ülkeyi Balkan çamurundan çıkaracak olan entegrasyon süreçlerinin dışında tutacak “yeni bir isim anlaşmazlığı” yarattığını iddia ediyor.
DUI, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nin şu anda uluslararası alanda izole edilmiş bir ülke olduğunu, müttefik ve ortaklarından resmi ikili ziyaretler almadığını ve şüpheli otokratlarla tartışmalı ortaklıklara girdiğini savunuyor. Ayrıca, şüpheli seçimlerden mali kaynaklar sağlandığını, belirsiz koşullar altında ve tartışmalı işletmelerin ülkeye girişinin duyurulduğunu iddia ediyor.
DUI, ülkenin tüm vatandaşların ve tüm etnik toplulukların ulusal onurunu koruyarak net bir Avrupa perspektifine sahip yeni bir siyasi platforma ihtiyacı olduğunu vurguluyor. Mevcut hükümetin böyle bir platform oluşturma meşruiyetini tamamen kaybettiğini ve bu nedenle erken parlamento seçimlerine ihtiyaç duyulduğunu savunuyor.